Müslüman İslami Takvimin (Hicr’in) 9. ayın olan ramazan ayında dini bir zorunluluğu yerine getirmek için oruç tutmaktadır. Müslümanların yaşamlarında ramazan ayının özel bir yeri vardır. 24 saatte iki kez biri güneş doğmadan önce diğeri ise güneşin batışından sonra yenilip, içilmektedir. Ramazanda yaygın uygulama iftarda büyük bir öğün, sahurda daha hafif bir öğün yemek şeklindedir.
Ramazan ayı ve iftar sofraları ailenin bir araya geldiği kültürel bir gelenektir ve bu geleneğin temeli çeşitlilik ve bolluktur. Dolayısı ile gereksinimden fazla tüketim söz konusu olabilmektedir. Uzun süren açlık sonrası hızlı yemek ve yoğun karbonhidrat, yağ içeren besinler tüketmek, insülin salınımını ve midenin hacmini hızlı bir şekilde arttırarak kan şekerinin hızlı yükselmesine neden olarak uyku hali yanma, bulantı, kabızlık gibi sindirim sistemi rahatsızlıklarına neden olabilmektedir. İftardan yatana kadar geçen süre uzun olmadığından kızartma, hamurlu besinlerin sindirimi zor olacaktır. Yüksek kalori içerikli besinlerin kısa sürede alınması ile yağ dokusunda artış söz konusu olacaktır. Aynı zamanda gece uyku sorunlarına neden olarak uyku süresini ve kalitesini düşürecektir. Orucun hurma ve su ile açılması vücudun kaybettiği sıvı ve elektrolitin hızlı bir şekilde yerine konması ve hızlı glikoz kaynağı olması açısından önemlidir. Çorba gibi hafif besinlerle yemeğe başlamak, 15-20 dakika sonrasında etli sebze yemeği ve yoğurt gibi yiyeceklerle devam edilmesi uygundur. Pirinç, beyaz ekmek gibi glisemik indeksi yüksek besinler yerine bulgur pilavı, tam buğday ekmeği kan şekerini yavaş yükselteceğinden tercih edilmesi gereken karbonhidrat grubunu oluşturmaktadır. Bu beslenme modeli hem bu rahatsızlıkları engelleyecek hem de fazla besin tüketimini engelleyecektir.
İftardan yaklaşık 1,5 saat sonrasında meyve ve yoğurt gibi hafif ara öğünler günlük alınması gereken besin ögelerinin tamamlanması ve kan şekerinin düzenlenmesi için önemlidir.
SAHURA KALKMAMAK SAĞLIK RİSKİ OLUŞTURUYOR
Sahurun günün önemli bir öğünü olan kahvaltının yerini alması tavsiye ediliyor. Sahura kalkmamak ya da sadece su içmek açlık kan şekerinin daha erken saatlerde düşmesine; güne hazırlıksız başlanmasına, gün içinde halsiz ve isteksiz olunmasına neden oluyor. Bir ay boyunca bu şekilde beslenmek sağlık açısından da riskleri ortaya çıkarıyor.
Ayrıca aşırı yağlı, tuzlu, hamur işi gıdaları içeren ağır öğünlerden oluşan sahurlar gece metabolizma hızı düştüğü için yemeklerin yağa dönüşme hızını ve kilo alma riskini artırıyor.
Sahurda süt, yoğurt, peynir, yumurta, tam tahıllı ekmekler, çiğ sebze-meyve gibi besinlerden oluşan hafif bir kahvaltı veya çorba, zeytinyağlı yemekler, yoğurt ve salatadan oluşan bir öğünün tercih edilebileceği belirtiliyor.
İFTARA ÇORBA VE SALATAYLA BAŞLAYIN
İftarda orucun su, zeytin veya hurmayla ile açılmasından sonra yemeğe biraz çorba ve salata ile başlanması öneriliyor. Devamında etli sebze, yağlı, ağır olmayan et yemeği, zeytinyağlı sebze yemeği, salata, söğüş, 1-2 dilim ekmek ya da küçük bir porsiyon pilav veya makarna besin tüketim önerileri arasında bulunuyor.
Diyabet Hastaları Ramazanda Nasıl Beslenmeli?
-Oruç süresince kan şekerinizi sıkı takip altında tutun.Doktorunuzla sonuçlarınızı paylaşın.
-Sahurda yumurta-süt-peynir gibi uzun süre tok tutabilecek besinleri tercih edin (protein kısıtlı beslenmesi gerekenler hariç) Aşırı sıvı gıda almayın,yedikten sonra hemen yatmayın, en az yarım saat yürüyün ya da dik oturun mümkünse başınız yüksekte yatın (reflüyü önlemek için)
-Gün içerisinde temponuzu düşürün, enerji kaybını azaltırsanız, hipoglisemi riskini de azaltmış olursunuz.
-İftarda birden, aşırı gıda tüketiminden kaçının. İftarda bir miktar yedikten 1- 2 saat sonra tekrar gıda alabilirsiniz. Öğün miktarını azaltıp, sıklığını arttırmak daha az kan şekeri yüksekliği sağlayacaktır.
-Gıdaların şeker yükü (glisemik index) fazla olmayanlarını tercih edin. Bu konuda diyetisyeninizden veya doktorunuzdan bilgi alabilirsiniz.
-Yemek sonrası yürüyüş ani kan şekeri yükselmelerini önlemek açısından başka bir etkili yöntemdir.
-İnsülin kullanan hastaların tedavi rejimi mutlaka doktoru tarafından düzenlenmelidir.